Mehmet Çelik
7 Ekim’in ileride İsrail’in 11 Eylül’ü olarak hatırlanacağı rahatlıkla söylenebilir. Bu saldırıyla birlikte Filistin tarafı İsrail karşısındaki psikolojik üstünlüğünü kaybetmiştir. Toprakları işgal altında olan mağdur ve mazlum Filistin algısı büyük darbe almıştır. Bundan sonra İsrail-Filistin meselesi konuşulurken sadece İsrail tanklarına taş atan çocuklar veya İsrail askerlerince dövülen siviller değil, aynı zamanda Hamas militanlarının İsrailli sivilleri öldürdükleri görüntüler de gündeme gelecektir. Bu itibarla, Filistin davasına uluslararası toplumun desteğini almak ve özellikle Batı dünyasını ikna etmek her zamankinden daha zor olacaktır. Nitekim, Batılı ülkelerden gelen açıklamalara bakıldığında İsrail’le tam bir dayanışma sergilendiğini görüyoruz.
Saldırının net kaybedeni Gazze’deki siviller olacaktır. İsrail’in Gazze’ye daha sıkı abluka uygulayacağına şüphe yoktur. Dahası, bu konuda artık elinde uluslararası kamuoyu baskısını dengeleyebilecek önemli bir koz bulunmaktadır. Abluka Gazze’de zaten iyi olmayan hayat koşullarını daha da kötüleştirecektir. Maalesef, İsrail’in Gazze’de ve Batı Şeria’da girişeceği hukuksuz eylemler karşısında uluslararası kamuoyundan daha az eleştiri gelecektir.
Saldırının bölgesel dengelerin yeniden şekillenmesine yol açması beklenmelidir. Hamas’ın İsrail’e saldırısı Ortadoğu’da güvenlik ve istikrarın pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bugünkü hadiselerin bazı Arap ülkelerinin İsrail’le ilişkilerini normalleştirme sürecine denk gelmesi manidar. Nitekim, Hamas tarafı da yaptığı açıklamada bu saldırıların İsrail’le normalleşme siyaseti yürüten Arap ülkelerine açık mesaj olduğunu vurguladı. İsrail’in vereceği yanıtın boyutuna göre normalleşme süreçleri de akim kalabilir.
Ukrayna savasında zor anlar yaşayan Rusya’nın bu olaylardan kazançlı çıkacağı söylenebilir. Ukrayna’ya destek sağlayan Batı bloğu enerjisinin bir kısmını İsrail’e ayırmak durumunda kalacağından, Rusya üzerindeki baskı azalacaktır.
Son olarak, birçok İslam ülkesinin Hamas saldırıları nedeniyle ortaya çıkan dehşet verici ve insanlık dışı görüntüler karşısında sessiz kalmış olması üzücüdür. Üstelik, birçok Arap ülkesi saldırıları gerçekleştiren Hamas'la dayanışma ifade etmişlerdir. Bu hareket tarzı nedeniyle, yarın Filistinliler için yapılacak çağrılar da karşılıksız kalabilir.
Enes Esen
Hamas’ın saldırısı her şeyden önce İsrail tarafında çok büyük bir istihbarat zafiyeti olduğunu gösteriyor. Bu çapta bir saldırı için bazı yönleriyle yıllarca, bazı yönleriyle aylarca hazırlık yapılması gerekiyor. İsrail’in Gazze’yi gerek muhbirler yoluyla, gerek teknolojik imkanlarla yakından takip ettiği herkesin malumuydu. Savaş bittikten sonra İsrail’in gündemini en çok meşgul edecek konu da muhtemelen bu saldırıyı nasıl öngöremedikleri olacak.
Diğer dikkat çekmek istediğim husus, Hamas’ın ele geçirebildiği herkesi rehin almasıyla ilgili. Hatta Filistinlilerin İsraillilere ait cesetleri bile Gazze’ye götürdüğü görülüyor. Bu gayri insani uygulamanın arkasında şöyle bir sebep yer alıyor: Hamas bu rehineleri ileride İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerle takas etmek için kullanacak. Geçmiş dönemlerde İsrail hapishanelerinde yatan Filistinlilerle İsrail askerleri ve hatta cesetleri takas edilmişti. Bu sefer de Hamas’ın aynı taktiği kullanmayı düşündüğü ortada. Her ne olursa olsun, bölgede her iki taraftan da büyük sivil kayıplarının yaşanması çok acı bir durum.
İsrail’in son dönemlerde diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerinde gözle görülür bir düzelme olsa da, ülkede yaşayan Filistinlilerle ilişkilerde aksi yönde bir kötüleşme söz konusuydu. Filistin meselesinde son dönemde yaşanan bu kötüleşmede Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyon ortaklarının politikalarının ciddi bir payı bulunuyordu. Hamas’ın bu saldırıyı başlatma nedenlerinden birisi de şüphesiz unutulmaya yüz tutan Filistin meselesini tekrar Arap ülkelerinin gündemine taşımak. Bu savaş sonrasında İsrail’in hem içteki, hem dıştaki Araplarla ilişkilerinde bir gerileme yaşanacaktır. Son dönemde İsrail’le ilişkilerinde ivme yakalayan Körfez ülkeleri, halihazırda Gazze’de yaşananlardan esasen İsrail’in sorumlu olduğu yönünde açıklamalar yapıyor.
Haşim Tekineş
7 Ekim saldırısı ciddi bölgesel yansımaları da olacak olan bir hadise. Bu açıdan ilk akla gelen İsrail'in Arap ülkeleriyle normalleşme süreci. 7 Ekim saldırısının Filistinlilerde oluşturduğu zafer havası Arap ülkelerinin iç kamuoyuna da yansıyacaktır. Dahası İsrail'in misillemesi beklenildiği kadar sert olursa, bunun Arap kamuoyunda oluşturacağı tepki Arap devletlerini de İsrail'e karşı tavır almaya, normalleşme sürecini yavaşlatmaya hatta durdurmaya yol açabilir. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkeler için İsrail’le normalleşme küresel dinamiklerin tesirinde gerçekleşen bir süreç. Bu nedenle elde edilen diplomatik kazanımları kolay kaybetmek istemeyeceklerdir. Kısacası 7 Ekim saldırısı Arap ülkelerinin İsrail’le normalleşmesi açısından da ciddi bir test olacak.
Servet Akman