2011 yılında Arap Birliği’ne üyeliği askıya alınan Şam Yönetimi Arap dünyasına görkemli bir dönüş yaptı. Mayıs ayında Cidde’de düzenlenen 22 üyeli Arap Birliği toplantısına Suriye’yi temsilen Devlet Başkanı sıfatıyla Beşer Esad’ın iştiraki Arap liderler tarafından da memnuniyetle karşılandı. Her ne kadar Suriye’nin Arap dünyasında yeniden kabul görmesinde aslan payı ülkedeki iç savaşta Esad rejiminin galip gelmesine ait olsa da, Arap ülkelerini Suriye’yle ilişkilerini geliştirmeye iten diğer önemli faktör ülkenin her yıl milyarlarca dolar tutarında uyuşturucu ihraç eden bir narko-devlete dönüşmüş olması. Bu yüzden Arap ülkeleri milyonlarca vatandaşının pençesine düştüğü uyuşturucu ağının etkisiz hale getirilmesi için Esad rejiminin angaje edilmesine ihtiyaç duyuyor.
Suriye’nin Captagon Bağımlılığı
Yıllardır devam edegelen iç savaş sonucunda Suriye’nin ne kadar fakirleştiğini anlamak için ülkenin resmi bütçesine bakmak yeterli. 2020 yılında ülke bütçesi 9 milyar dolar iken, bu sayı 2021 yılında 6,8 milyar dolara, 2022 yılında 5,3 milyar dolara, 2023 yılında ise resmi kura göre 3,6 milyar dolara indi. Bu ekonomik darboğazı aşmak için Suriye devlet eliyle uyuşturucu kaçakçılığına yöneldi.
Esad rejiminin gözde uyuşturucusu olarak Captagon öne çıkıyor. Fenetilin içeren bir amfetamin türevi olan Captagon, merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkide bulunuyor. Bu uyuşturucu, enerji artışı, odaklanma ve cesaret hissini tetiklemesi nedeniyle özellikle Orta Doğu’da oldukça popüler. Halihazırda dünyadaki Captagon üretiminin yaklaşık %80’i Suriye’de yapılıyor. Suriye’deki bu üretimin de büyük ölçüde ordu gözetiminde yapıldığı düşünülüyor. Bu işin merkezinde de Beşer Esad’ın kardeşi Mahir’in başında olduğu 4. Tümen’in bulunduğu değerlendiriliyor.
Popülerliği gün geçtikçe artan Captagon’un pazar büyüklüğünün yılda en az 10 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Esad rejimin bu gayrimeşru ticaretten sadece 2021 yılında mütevazı bir tahmine göre 5,7 milyar dolar gelir elde ettiği değerlendiriliyor. Diğer tahminler Esad rejiminin daha yüksek gelir elde ettiği yönünde. Başka bir ifadeyle uyuşturucu ticareti Esad rejiminin en temel gelir kapısı haline geldi.
Captagon ve Türkiye
Suriye’deki üretime ve kaçakçılık yollarının değişmesine bağlı olarak Türkiye’de yakalanan Captagon hapı sayısı da son dönemde hızlı artış gösterdi. Ticaret Bakanlığının resmi verilerine göre Türkiye’de yakalan Captagon hapı 2019 yılında 72.118 iken, bu sayı 2022 yılında 240 kat artarak 17.326.427’ye ulaştı. Başka ülkelerde yakalan Captagon haplarının bir kısmının da Türkiye’den gittiği biliniyor. Örneğin 2022 yılında Kuveyt’te havalimanında yakalanan 4 milyon Captagon hapının Türkiye üzerinden gönderildiği tespit edilmişti. Uluslararası piyasalarda Captagon hapının tanesi kalitesine göre bir ila yirmi beş dolar arasında değişiyor.
Suriye’nin kuzeyindeki isyancı grupların ve bölgede Türkiye’nin doğrudan desteklediği bazı muhalif unsurların Captagon haplarının Türkiye’ye ulaştırılmasında etkin rol oynadığı belirtiliyor. Bu bağlamda İdlib’de etkin olan bazı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderlerinin bu ticarette rol aldığı iddia ediliyor. Yine teyit etme imkanımızın olmadığı diğer bir iddiaya göre Özgür Suriye Ordusu içinde yer alan Sultan Murad Tugayı komutanlarından Ebu Velid Ezza yeni “Captagon baronlarından” birisi. Diğer bir ifadeyle söz konusu uyuşturucu üzerinden para kazanmak olunca Esad rejimi ve birbirleriyle çatışma halinde olan düşmanları masa etrafında bir araya gelip aralarında anlaşabiliyorlar.
Ne yazık ki Türkiye’nin Captagon ticaretindeki rolü transit ülke konumunda olmaktan ibaret değil. Captagon üretiminde ham madde olarak kullanılan bir çeşit kloroform olan dietil eter kimyasal maddesinin çoğunlukla Türkiye üzerinden tedarik edildiği ifade ediliyor.
Türkiye’nin Suriye’deki nüfuz alanlarından İdlib’de dikkat çekici diğer bir hadise 2022 yılında yaşandı. Dünyanın en büyük uyuşturucu mafyalarından olan Napolili Camorra Klanı’na mensup olan Bruno Carbone, 2022 Mart ayında HTŞ tarafından İdlib’de yakalandı. Europol’ün en çok arananlar listesinde yer alan ve 2003 yılından beri firari bulunan Carbone, HTŞ’nin iddiasına göre İdlib üzerinden Beşar Esad yönetimindeki bölgelere geçmek istiyordu. Aylar süren sorgusunun ardından Carbone İtalya’ya iade edildi.
Suriye’nin uyuşturucu ticaretindeki rolü nedeniyle Avrupa Birliği geçtiğimiz ay Beşer Esad’ın kuzenleri olan Vesim Bedia Esad, Samir Kemal Esad ve Mudar Rıfat Esad’ın da aralarında bulunduğu 25 kişiye yaptırım uygulama kararı aldı. Benzer şekilde ABD Senatosu da 2022 yılında Esad rejiminin narkotik ticaretini engellemek için kısaca CAPTAGON olarak anılan bir yasa geçirdi.
Arap ülkeleri ise Suriye’nin Captagon üretimindeki konumunu gözden geçirmesi için yaptırım uygulamak yerine Beşer Esad rejimini angaje etmeye çalışıyor. Reuters’in aktardığına göre Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad 1 Mayıs’ta Arap muhataplarına ülkesinin, Captagonla mücadelesinin ABD yaptırımlarının gevşetilmesi için Arap ülkelerinin yapacağı baskıya bağlı olduğunu söyledi. Yine aynı haberde uyuşturucu ticaretinden vazgeçmesi için Suudi Arabistan’ın Suriye’ye 4 milyar dolar önerdiği iddia edildi. Suudi Dışişleri Bakanlığı bu iddiayı yalanlasa da Suudi yönetiminin Captagon üretiminden vaz geçmesi için Suriye’ye bazı finansal teşvikler teklif etmesi akla uygun geliyor. Öte yandan, Ürdün de bu ay başında Suriye’de Captagon üretildiği belirtilen bazı tesislere hava saldırısı düzenledi.
Suriye’de uzun süredir devam eden ve ülkenin sosyo-ekonomik yapısının çökmesine neden olan iç savaş, diğer ülkelere de toplum yapısını yıkıcı sorunlar ihraç ediyor. Maalesef Suriye’nin Captagon kaçakçılığından elde ettiği gelirin ülke ekonomisine oranı göz önüne alındığında ne yaptırımların ne de teşviklerin kısa vadede bu sorunu çözmesi pek olası görünüyor. Bu itibarla, Türkiye ve bölge ülkeleri, Suriyeli mülteciler meselesine odaklanmanın yanı sıra, Suriye’nin narko-devlete dönüşmüş olduğu gerçeğiyle de yüzleşmek ve buna yönelik politikalar geliştirmek zorunda.