Hollanda’da 15 Mart tarihinde gerçekleştirilen eyalet ve senato seçimlerini çiftçilerin tabanını teşkil ettiği Çiftçi Vatandaş Hareketi (BBB) partisi kazandı. Senatoda 17 sandalye kazanan BBB partisi sandıkları süpürdü de diyebiliriz. Kamuoyuyla paylaşılan sonuçlara göre, Mecliste tek bir milletvekili ile temsil edilen BBB, hem eyalet meclislerinde hem de senatoda en çok sandalyeyi kazanan parti oldu. Öte yandan, koalisyon partilerinin (Liberal Parti, Demokrat Parti, Hristiyan Demokratlar ve Hristiyan Birlik) Senatodaki sandalye sayısı 32’den 24’e geriledi. (Seçim grafiklerine ilgi duyanlar nos.nl sayfasını ziyaret edebilir.)
Bu yazıda kısaca seçimin sonuçları çerçevesinde gündemde öne çıkan bazı hususları dikkate getireceğim.
Hollanda’da koalisyonun durumu
Eyalet meclislerindeki ve Senatodaki sandalye dağılımı hem yerel hem de ulusal düzeyde yönetilebilirlik meselesini gündeme getirdi. Eyalet ve senato meclislerinde en büyük parti olan BBB olmaksızın koalisyon kurmak ve karar almak zor bir hal aldı. Hükümet ile senato ve eyalet meclisleri arasında yaşanacak sürtüşmeler önemli konularda karar almayı güçleştirecek. BBB’nin meclislerdeki çoğunluktan farklı düşündüğü konularda karar almasını engellemek için diğer partilerin dikkatli bir ortak çalışma yürütmesi gerekecek.
Seçim gecesi, Mecliste koalisyon ortağı olan dört partinin genel başkanları BBB’yi tebrik ettikten sonra bu durumun koalisyonun çalışmasına mani olmayacağı yönünde beyanda bulundular. BBB Genel Başkanı Carola van der Plas ise “koalisyonun BBB’yi görmezden gelemeyeceğini ve eğer kendisi başbakan olsa idi bu sonuçları müteakip görevi bırakacağını” ifade etti. (Altta Van der Plas’ın resmini taşıyan BBB’ye ait bir seçim broşürü görüyorsunuz. Mesaj olarak “Taşrayı başkent Den Haag’a taşıyacağız” yazıyor.)
Akılda tutulması gereken bir konu da BBB’ye oy vermeyenlerin sayısı. Seçmenlerin %80’e yakını BBB dışındaki partilere oy verdi. Ayrıca, koalisyon Senatoda kaybettiği oy çoğunluğu için BBB yerine sol partiler İşçi Partisi (PvdA) ve Yeşil Sol’un (GL) kapısını da çalabilir. Sonuç olarak, BBB tek alternatif değil.
BBB’nin bu yükselişini nasıl yorumlamak lazım?
Hollanda dünya üzerinde en mutlu ülkelerden birisi ve bunun hukukun üstünlüğüne duyulan saygı, yumuşak güç olarak nitelenen sanat, kültür gibi alanlardaki başarılarla yakından ilgisi var. Diğer yandan ülke yüksek enflasyon, artan enerji fiyatları, ucuz konut eksikliği ve mültecilerin sayısındaki artış gibi sorunlarla mücadele ediyor. Rutte hükümetleri uzun zamandır iş başında ve hemen tüm konularda uzun vadeli stratejik çözüm yaklaşımları hakim, fakat bu durum kısa vadede istediği sonuçları alamayan kesimlerin huzursuzluğunu gidermeye yetmiyor.
Özellikle çiftçilerin hükümetin azot politikasına karşı duruşu bu seçimlerin belirleyici unsuru olsa da kamuoyu araştırmaları uzun zamandır büyük şehirler dışında yaşayan seçmenler arasında bir huzursuzluk ve memnunsuzluk halinin hakim olduğunu ortaya koyuyordu. Randstad olarak anılan ve dört büyük şehri kapsayan bölge dışında kalan halk bir süredir, en hafif ifadeyle kendilerine kulak verilmediğini düşünüyordu. BBB de yürüttüğü seçim kampanyasıyla bu kesimlerin desteğini arkasına almayı bildi. Ayrica artan enflasyon ve korona döneminde uygulanan siyasetin halkta yarattığı bıkkınlık da bu sonucu hazirlayan etkenler arasinda sayilabilir.
Koalisyon ortaklarının seçmende heyecan yaratacak söylemler geliştirememelerini de göz ardı etmemek lazım. Tüm çiftçilerin oylarının Senato’da en fazla iki sandalyeye denk geldiği düşünüldüğünde kazanılan 17 sandalyenin seçmenin mevcut koalisyona bir mesaj vermek istediği açık. Özellikle de Hristiyan Demokratlar (CDA) en ciddi değerlendirmeyi yapması gereken siyasi parti olarak öne çıktı. CDA hem eyaletlerde hem de Senatoda oylarının neredeyse yarısından fazlasını kaybetti. (Alttaki fotoğrafta CDA Genel Başkanı Wopke Hoekstra'yı seçim gecesi konuşmasını yaparken görüyorsunuz.)
Sonuç olarak
Son dönemde halk arasında temel konularda artan kutuplaşma dikkat çekiyor. Radyoda dahi kutuplaşmanın giderilmesine dair çabaların reklamları yapılıyor. Toplumun içinde bulunduğu bu durum popülist söylemler geliştiren ve büyük şehirler dışında yaşayan kesimlerin desteğini hedefleyen siyasi girişimler için verimli bir ortam sunuyordu ve BBB bu boşluğu iyi değerlendirdi. Bundan bir önceki seçimde aşırı sağcı Demokrasi Forumu partisi (FvD) benzer bir başarıya imza atmıştı (bu karşılaştırma BBB ve FvD’nin aynı siyasi çizgiyi takip ettiği şeklinde anlaşılmamalı). Fakat geride kalan dönemde beklentilere cevap veremeyerek bu seçimin en büyük kaybedenlerinden oldu. FvD, Senatodaki 12 koltuğundan 10'ununu kaybetti.
BBB’nin kaderi şu anda kendi ellerinde diyebiliriz. Muhalefet etmek ve seçim kazanmak aşamasını başarıyla tamamladılar. Şimdi önlerinde yönetimde yer alarak seçmenin beklentilerini karşılamak var. İktidar partileri de seçmenin kendilerine verdiği mesajı doğru anlamak ve iki sene içerisinde gerçekleşecek genel seçimlere en iyi şekilde hazırlanmakla yükümlüler.