Rusya’nın Ukrayna sınırına aylardan beri yapmakta olduğu askeri yığınak neticesinde Rusya ile Ukrayna arasında bir savaş çıkmasından endişe ediliyor. Kimine göre bu yığınak, Kiev yönetiminin Donbas’ta geniş çaplı bir harekata kalkışmasına engel olmak için caydırıcı ve uyarıcı mahiyette bir adım teşkil ediyor. Bazılarına göre Rusya, Ukrayna üzerinde ABD ile yaptığı pazarlıklarda avantaj sağlamak için askeri hareketliliği bir koz olarak kullanıyor. Bir diğer görüş ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgal için öteden beri fırsat kolladığı ve şu an müttefikler arasındaki ihtilaflardan istifade ederek bütün ülkeyi yutmaya hazırlandığı şeklinde. Açıkçası Rusya’nın öncelikle savunma amaçlı mı hareket ettiğini, müzakerelerde elini kuvvetlendirmek için blöf mü yaptığını, yoksa gerçekten Ukrayna’yı işgal etme niyetinde mi olduğunu Rusya Devlet Başkanı Putin hariç hiç kimse kesin olarak bilmiyor. Her halükarda olayların yoldan çıkarak Ukrayna’nın kısmen veya tamamen işgali ihtimal dahilinde yer alıyor. Bu bağlamda bir savaş başlaması halinde Rusya’nın ne kadar ileri gidebileceğine dair öne çıkan bazı senaryolar var. Bu senaryolar Rusya’nın Ukrayna’daki bazı bölgeleri ilhak etmesinden ülkenin tamamının işgal edilmesine kadar uzanıyor.
1- Doğu Ukrayna’nın ilhakı
Değerlendirilen senaryolardan ilkine göre, yapılacak bir referandumla Donbas bölgesinin “anavatana” ilhakının sağlanması ve fiili durumun hukuki hale getirilmesi hedefleniyor. Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde yer alan Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri Kırım’la birlikte Rusya’nın dolaylı sağladığı askeri destek sayesinde 2014 yılında Ukrayna’dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Kırım aynı yıl referandum yoluyla Rusya’yla birleşme kararı almış, Rusya’nın bu kararı resmen tanımasıyla Kırım Rusya’ya katılmıştı.
Uluslararası hukuka göre Ukrayna toprağı olan Donbas bölgesi ise 2014’ten beri fiili olarak Ukrayna’dan ziyade Rusya’nın kontrolünde bulunuyor. Rusya destekli güçlerle Ukrayna ordusu arasında düşük yoğunluklu bir savaşın devam ettiği bu bölgenin geleceği halen belirsiz. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin beyanlarından, geçtiğimiz dönemde Kırım’ın Rusya tarafından ilhakının Ukrayna tarafından tanınması karşılığında Rusya’nın Donbas bölgesinde Ukrayna egemenliğinin yeniden tesisini teklif ettiği anlaşılıyor; ama bu teklifin hala geçerli olup olmadığını bilmiyoruz. Öte yandan, Rusya yanlısı Donetsk ile Luhansk Halk Cumhuriyetleri yetkililerinin ise referandum marifetiyle Rusya’yla birleşme istekleri sır değil. Yakın dönemde yaşanan gelişmeler sonrasında Donbas bölgesinin Rusya’ya referandum yoluyla ilhakının gerçekleşmesi durumunda hem Putin iç kamuoyunda popülaritesini artırmış, hem de Rusya yakın çevresinde gücünü pekiştirmiş olacak.
2- Sınırlı bir askeri operasyon
Diğer bir ihtimale göre, Rusya Ukrayna topraklarında sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirecek. Rusya 2008 senesinde Gürcistan’ın ordusunu etkisiz hale getirip Güney Osetya ve Abhazya’yı işgal etmiş, 2014 yılında da Kırım’ı ilhak etmişti. Güney Osetya ve Abhazya halen Gürcistan’ın fiili bir parçası değil. Kırım’ın Rusya’ya iltihakı ise başta tepkiyle karşılanmış ve uluslararası hukuk çerçevesinde tanınmamış olsa da, fiiliyattaki durum Batılı ülkeler tarafından dahi kabullenilmiş durumda. Dolayısıyla, yakın geçmişteki bu tecrübelere binaen Putin’in Ukrayna’dan kopartılacak yeni bir parçanın Rusya’nın yanına kar kalacağını düşünmesi olasılık dahilinde. Bu minvalde Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky küçük çaptaki bu tarz yeni bir operasyonun ilk hedefinin Ukrayna’nın kuzeydoğusunda yer alan ve Rusya’la tarihi ilişkileri güçlü olan 1 milyon nüfuslu Kharkiv şehrinin olabileceğini değerlendiriyor. ABD Başkanı Biden ise, Rusya’nın küçük bir askeri harekat gerçekleştirmesi halinde ülkesinin vereceği tepkinin sınırlı kalabileceğini ifade etmişti. Her ne kadar Biden sonradan geri adım atsa ve ABD’nin işgale sert tepki vereceğini belirtse de, Rus işgalinin çapının Rusya’ya verilecek tepkinin boyutunu belirleyeceği anlaşılıyor.
Bazıları da Putin’in esas rahatsızlığının Ukrayna’da Batı yanlısı bir hükümetinin bulunmasından kaynaklandığı gerçeğinden hareketle Rus ordusunun operasyonun çapını biraz daha geniş tutabileceğini düşünüyor. Bu minvalde, Rus ordusunun Kiev yakınlarına kadar gelmesini ve yenilgi sonrasında Ukrayna hükümetinin kendiliğinden -mesela bir sonraki seçimde- düşmesini ve yerine Rus yanlısı bir hükümetin gelmesini bekleme ihtimalini dile getiriyor. Ne var ki, önceki savaşlardaki yenilgilerden sonra Gürcistan ve Ermenistan’ın Rusya’nın güdümüne girmemiş olması, Ukrayna’da da sınırlı savaşla rejim değişikliğinin pek olası olmadığını gösteriyor.
3- Tam istila
Ukrayna halkının işgale direnmesi olasılığı ve 40 milyon nüfusu olan bir ülkenin sadece askeri güçle kontrol edilmesinin zorluğu göz önüne alındığında, Rusya-Ukrayna savaşında en düşük ihtimali Rusya’nın Ukrayna’yı tamamen işgal etmesi oluşturuyor. Böyle büyük bir harekatın Rusya için gerek savaş alanında gerek uluslararası toplumun vereceği tepki ve yaptırımlar bakımından beraberinde getireceği ciddi sıkıntılar bulunacaktır. Örneğin Şubat ayı başında Ukrayna sınırına yığılan 175.000 civarındaki askerle başlayacak bir istila, iki tarafta yüksek can kayıplarına ve büyük maddi hasara neden olacaktır. Ayrıca, bölgede sürekli büyük bir Rus ordusunun konuşlanmasını gerektirecek bu işgal sonrasında Batıdan gelecek sert yaptırımların Rus ekonomisine ve hayat standartlarına ağır bir maliyeti olması kaçınılmaz görünmekte. Öte yandan, Batılı devletlerin Rusya’nın işgal maliyetini artırmak için çaba göstereceği ve bunun da ayrıca Rusya’nın kayıplarını artıracağı açıktır.
Şunu da ifade etmek gerekir ki, olası bir Rus-Ukrayna savaşının bölgesel bir savaşa dönme ihtimali pek söz konusu değil. 30 üye ülkenin oybirliğiyle karar alması gereken NATO’nun savaşa müdahil olması pratikte imkansız olduğu gibi, Batılı devletlerin de bu konuda ortaklaşa bir karar alabilmesi de pek ihtimal dahilinde bulunmuyor. Her ne kadar olası bir müdahalenin Rusya’ya maliyetini artırmak için bazı NATO ülkeleri Ukrayna’ya gelişmiş silahlar ve ordunun eğitilmesi için danışman göndermekte olsa da, ABD ve İngiltere dahil olmak üzere hiçbir ülkenin Ukrayna’ya muharip birlik göndermesi pek olası görünmüyor. Özellikle doğalgaz bakımından Rusya’ya bağımlı olan Almanya gibi bazı Avrupalı ülkeler doğalgaz tedarik yollarını etkileyecek büyük bir çatışmanın yaşanmasını istemiyorlar ve gerilimin daha fazla artmaması için silah sevkiyatına bile karşı çıkıyorlar. Bu itibarla, Ukrayna-Rusya savaşında Batılı devletlerin Rusya’ya tepkisi, savaş sınırlı bir bölgede cereyan ettiği takdirde, mali yaptırımların, Kuzey Akım 2 doğalgaz hattının faaliyet izninin askıya alınmasının ve ihracat kısıtlamasının ötesine büyük ihtimalle geçmeyecektir. Ülkeden ülkeye değişiklik arz edecek olmakla birlikte Ukrayna’ya yardım ise silah sevkiyatı, siyasi ve diplomatik alanlarda destek verilmesi şeklinde tezahür edecektir. Yaşanan savaşın çapına ve şiddetine göre de bu yaptırımların sertliği orantılı olarak artacaktır.
Ukrayna-Rusya gerginliğinde Türkiye’nin rolüne bakacak olursak, Ankara’nın iki tarafla da iyi ilişkiler yürütmeye çalıştığını ve sorunun çözümü için taraflar arasında arabuluculuk yapma teklifinde bulunduğunu görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’nin gerilimin yatışmasına doğrudan katkı yapması pek mümkün görünmüyor. Öncelikle, Ukrayna’ya son dönemde gelişmiş silah satan ülkeler arasında Türkiye’nin de bulunması Rusya’da rahatsızlık oluşturmuş durumda. Bu bağlamda geçtiğimiz Aralık ayında Putin, Erdoğan’la yaptığı görüşmede Ukrayna'yı Donbas’ta Bayraktar SİHA’larının kullanılması gibi "provokatif" askeri eylemlere girişmekle suçlamıştı. Bu itibarla Türkiye’nin çatışmada taraf olarak görülmesi arabuluculuk faaliyetlerinin etkisini azaltacaktır. Öte yandan, ABD ve AB ülkeleriyle ticari ilişkilerinin hacmi göz önüne alındığında Rusya’ya getirilecek tek taraflı sert yaptırımlara Türkiye’nin bir noktadan sonra uymak zorunda kalması muhtemeldir. Bu durumun da Türkiye’nin doğalgaz tedarikinde bağımlı olduğu Rusya’yla başta enerji ve dış politika konuları olmak üzere ikili ilişkilerinin gerilmesine neden olacağı açıktır.
Sonuç olarak, Rusya’yla gerek ABD’nin gerek Ukrayna’nın yürütmekte olduğu müzakerelerin sonuç vermemesi ve gerginliğin artmaya devam etmesi halinde olayların çığırından çıkarak Rusya-Ukrayna arasında bir savaşın patlaması ihtimaller dahilinde bulunuyor. Bölgesel çapta sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali olmayan bu savaşta en büyük bedeli ise önce Ukrayna devleti ve halkı, ardından gelecek sert yaptırımlar sonucunda Rus halkı ödeyecek gibi görünüyor.