Peru'da 2021’de gerçekleşen seçimlerde kıl payı bir farkla iktidara gelen Pedro Castillo, 7 Aralık 2022 tarihinde kendisini iktidardan uzaklaştırmak için oy vermeye hazırlanan Kongre'yi feshetme kararı alarak, bir anda dünya gündeminde kendine yer buldu.
Castillo'nun fesih kararının ardından, Meclis tarafından aynı gün görevden alınması ve sonrasında tutuklanması, sokak protestolarını tetikleyerek ülkede bir kaosa yol açtı. Polisle göstericiler arasında yaşanan çatışmalarda şimdiye kadar 26 kişi hayatını kaybetti.
Peru'da neler yaşandı?
Kongre, başkan Castillo'yu görevden almak için daha önce iki oylama gerçekleştirmiş ancak yeterli oy çoğunluğu sağlanamadığı için bu süreç akim kalmıştı. Meclisin kendisine yönelik benzer suçlamalarla bir üçüncü oylamaya gitmeye hazırlandığı bir süreçte, Castillo proaktif bir tutum takınarak Kongreyi feshettiğini duyurdu. Ancak Başkan Castillo, bu kararın ardından siyasi açıdan tamamen yalnız kaldı. Silahlı kuvvetler kendisini desteklemezken, Castillo’nun kabinesindeki bakanlar topluca istifa etti.
Ülkedeki pek çok kurum bunun bir sivil darbe olduğunu ve böyle bir anayasa ihlalinin kabul edilemeyeceği yönünde açıklamalar yapmaya başladı. Halk nezdinde de popülerliği oldukça düşük olan Castillo'nun "autogolpe" girişimi bugüne kadar en kısa ömürlü darbelerden biri oldu. Eski başkan Kongre tarafından ayni gün görevden alındı ve Meksika Büyükelçiliği'ne gideceği söylentileri üzerine polis tarafından yolda apar topar tutuklandı. Bir Latin Amerika deyimiyle, güne başkan olarak başlayan Castillo, öğle yemeğinde bir diktatör, akşam yemeğinde ise artık bir tutukluydu.
Bu sürece nasıl gelindi?
Castillo göreve geldikten yaklaşık bir buçuk yıl sonra görevden alındı. Siyasi tecrübesi ve bağlantıları zayıf olan ve geleneksel sistemin dışından başkanlığı kazanan Castillo’nun karşısında, muhalefetin kontrolünde olan bir Kongre’nin olması, iktidarın elini oldukça zorlaştırıyordu. Peru'nun son yedi yıllık siyasi tarihine de esasında yürütme ile yasama arasında yaşanan bu çatışma damgasını vurdu.
Geleneksel parti sisteminin kriz içinde olduğu Peru'da, son altı yıl içinde altı kez başkan değişti ve başkan yardımcıları halk tarafından seçilmiş başkanın yerine üç kere göreve geçti. Bu başkanların neredeyse tamamı tutuklandı. Eski başkan Alan García ise 2019'da tutuklanmak üzereyken intihar etti. Benzer bir siyasi kriz, 1990'larin başında Peru'da yine boy göstermiş ve dönemin seçilmiş başkanı Fujimori, ordunun da desteğini arkasına alarak 1992'de Meclisi feshetmiş ve 2000'e kadar iktidarını bu şekilde sürdürmüştü.
Fujimori'nin geçmişte yaptığı siyasi hamlenin bir benzerini geçtiğimiz ay deneyen Castillo, ne ordudan ne de ülkedeki diğer kurumlardan kendisine destek bulabildi. Esasında Castillo'nun fesih kararı, siyasi bir intihardı, çünkü Kongre'nin üçüncü oylamada da yeterli çoğunluğu sağlayamayacağı düşünülüyordu.
Hal böyleyken, Peru'nun özellikle kuzey ve güneyindeki kırsalda yaşayan yerli halk, ülkedeki elitlerin sınıf ve kimlik olarak başkan Castillo'yu kabullenmediğini, yasamanın çeşitli engellerle ülkenin yönetilemez hale getirildiğine inanıyor. Castillo'nun destekçileri, eski başkanın kısa süreli iktidar döneminde sık sık yolsuzluk suçlamalarına maruz kalmasını da, siyasi elitin yürütmeye karşı hasmane tutumuyla ilişkilendiriyor. Benzer şekilde, Castillo'nun kabinesinin sürekli değişmesinin ve beş ayrı başbakanla çalışmasının da elitlerle müzakerenin bir parçası olduğu düşünülüyor. Kongrenin, eski başkana karşı azil sürecinde “ahlaki yetersizlik” gibi muğlak bir suçlamada bulunması da, Castillo’ya destek veren kitlenin sürekli gündeme getirdiği bir diğer iddia. Her ne kadar bu kesimin argümanları ve eleştirileri tartışmaya açık olsa da, Peru siyasetinin giderek daralan bir elitin kontrolüne girdiği gerçeği geçerliliğini korumakta.
Peru'da şu an durum ne?
Castillo'nun görevden alınması ve tutuklanmasının ardından Kongre hemen harekete geçerek eski başkan yardımcısı Dina Boluarte'yi başkan seçti. Ancak Castillo’nun destekçileri ülkede yaşananların bir Kongre darbesi olduğunu iddia edip, Castillo'nun serbest bırakılmasını talep ediyor. Benzer şekilde, Peru'daki halkın büyük bir çoğunluğu mevcut kongreyi desteklemiyor ve bir erken seçimle hem meclisin hem de başkanın yenilenmesini talep ediyor.
Boluarte'nin görev süresi, 2026 tarihinde sona erecekti ancak artan protestoların ardından seçimi 2023'e çekti. Protestocular seçimin bir an önce yapılması için bastırıyor. Ancak mevcut Kongre üyeleri de kazandıkları hakkı kaybedeceği endişesiyle daha erken bir seçime yanaşmıyor.
Castillo destekçileri ile mevcut hükümet ve kongre arasındaki gerginlik, daha erken bir seçim kararı alınana kadar devam edeceğe benziyor. Bu süreçte, Boluarte'nin Kongre tarafından yapılacak bir başka azil süreciyle görevinden alınarak yeni bir başkanla yola devam edilmesi de olası senaryolar arasında. Her halükarda siyasi istikrarsızlık önümüzdeki senelerde de ülkeyi sarmaya devam edecek gibi görünüyor.