"Kayıp ilanı: Türk dış politikası ve T.C. Dışişleri Bakanlığı" başlıklı yazınız -2 (in Turkish)

January 20, 2020
"Kayıp ilanı: Türk dış politikası ve T.C. Dışişleri Bakanlığı" başlıklı yazınız -2 (in Turkish)

Baskın Bey,


İki hata yaptığınızı belirttiğiniz cevabınızda, hata olarak nitelediğiniz söylemlerinizi esasen devam ettiriyorsunuz.

"Toptancı bir yaklaşım doğru değildi." diyorsunuz ancak devamında "genel dışı istisnalar bulunduğunu, bunların kurunun yanında yaşlar olduğunu" ifade ediyorsunuz.

"Genel" olarak nitelendirdiğiniz nedir? Anlaşılan o ki ne kadar aksi örnek de görseniz sizin için bir "genel" var ve aksi örnekler sayıları kaçı bulursa bulsun bir istisna. Bu toptancı bir yaklaşım değil mi? Ya "genel" olarak inandığınız durum gerçekten "genel" değilse? "Genel" olarak tanımladığınız durumun gerçek olup olmadığını ortaya çıkarmak için ne yaptınız? Hiçbir şey. Sadece doğru olduğuna inandığınız ön kabulleriniz var, daha doğrusu önyargılarınız. Önyargıları parçalamaksa atomu parçalamak kadar zor.

Kimin kuru kimin yaş olduğuna neye göre karar veriyorsunuz? Allah aşkına siz nem ölçer misiniz? Bu arada kuru olarak nitelendirdiklerinizi kuru yapan nedir? Gerçekten liyakatsiz olmaları mı? Yoksa Dışişleri Bakanlığı'ndaki arkadaşlarınızdan farklı "mahalleler"den geliyor oluşları mı? Bunu ifade etmek, kendisini insan hakları aktivisti ve demokrat olarak tanımlayan şahsınıza zor geldiği için liyakatsizlik söyleminin arkasına sığınıyorsunuz değil mi? Açıkça ifade edin olsun bitsin.  

Yaş-kuru söylemini dile getirmek bile çok eleştirdiğiniz Tek Adam rejiminin zulmüne çanak tutmak esasen. Aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur. Tek Adam rejiminde adil bir yargılamanın olduğunu söylemeyeceksiniz herhalde. Dolayısıyla yaş-kuru söylemi çok faşizanca bir yaklaşım ve zalimane. Bu topraklarda tüm zulümlerin temelinde yaş-kuru söylemi var. Ermenileri tehcir eden İttihatçılara göre de sürülenler arasında kurular vardı.

"Genel dışı istisnalar bulunduğunu, bunların kurunun yanında yanan yaşlar olduğunu belirtmeliydim" cümlenize tekrar dönecek olursam, hakikaten kimin kuru kimin yaş olduğunu belirleme yetkisini kendinizde nasıl görüyorsunuz? Yahu siz kimsiniz? Bunun ne kadar nobran ve tepeden bakan bir yaklaşım olduğunu göremiyor musunuz? 100 kişilik bir grupta kaç kişinin yaş olması lazım, kuruları yakmak için? Çünkü size arkadaşlarımdan eğitimi en az benim kadar iyi olan onlarca kişi sayabilirim.

İkinci hatanızı anlatırken "AKP tarafından toplu alınanların çoğunlukla liyakat gözetilmeden alındığını" ifade ediyorsunuz. Toplu alınanlar derken neyi kastediyorsunuz? Bahsettiğiniz dönemde nerede toplu alım olmuş? Dersiniz halden tonla domates alıyorsunuz. Tüm alımları nasıl liyakatsiz olarak nitelersiniz? Yine toptancı bir yaklaşım sergiliyorsunuz ama farkında değilsiniz. "Çoğunlukla" ifadesini kullanmanız sizi kurtarır mı zannediyorsunuz. Bakanlığın ihtiyacı varken 100 kişinin alınması toplu alım mıdır? Siz de 300 kişinin alınmasını öneriyorsunuz yazınızda. "Peyderpey" deyince toplu alım olmuyor mu? Mesela 300 kişiyi perderpey üç yıl içinde alsanız 100 kişi, dört yılda alsanız 75 kişi, 6 yılda alsanız 50 kişi almanız gerekecek. Nitekim 2010-2013 yılları arasında ihtiyaca binaen bu sayılarda personel alımı yapılmıştı.

Mayıs 2019'da eski meslektaşlarıma yapılan operasyon ve işkence dolayısıyla "The Times" muhabirine röportaj vermiştim. Sorularından biri ihracımız sonrasında yerimize alınanların liyakati olmuştu. Ben de bilmediğimi ifade etmiştim. Çok rahat hem Bakanlığı hem Tek Adam rejimini itham edebilirdim ama yapmadım. Çünkü hakikaten yerimize alınanların liyakatlerine dair bir bilgim yoktu ve liyakatini bilmediğim insanlara liyakatsiz deme gafletine ve yakışıksızlığına düşmek istemedim. Siz nasıl bu kadar rahatsınız?  

Yazınızda bir de alımların eski liyakat kurallarına göre yapılmasını öneriyorsunuz. Eski liyakat kuralları nedir? Eskiden beri Bakanlığa yöneltilen en önemli suçlamalardan biri nepotizm. Ki siz de biliyorsunuz, bunda haklılık payı var. Liyakat derken bunu mu kastediyorsunuz? Yalnızca belli bir mahallenin çocuklarının girebildiği eş, dost, akraba kulübü.

"Atılanların, Tek Adam'ın elini Bakanlığın üzerinden çekmesinden sonra yapılacak liyakatli bir sınava kabul edilmeleri gerektiğini" ifadeniz için ne desem bilemiyorum. Sınavdan korktuğumdan değil de sizin adalet anlayışınız bu mudur? Bakanlıktaki yerleşik düzenin ihraç edilenlerden en az Tek Adam rejimi kadar nefret ettiğini bilmiyor olamazsınız. Onların liyakatli bir sınav yapabileceğini mi düşünüyorsunuz? Komik olmayın Allah aşkına. Hak hukuk söylemi amasız fakatsız olur. Siz şart üstüne şart koşuyorsunuz.

Neyse söylenecek daha çok şey var ama bu kadar kafi sanırım. Konu hakkında bu size son e-postam çünkü yazımın başında da belirttiğim gibi önyargılarınızı parçalamak atomu parçalamaktan daha zor.


Ömer Güler


You may also like

Türkiye'deki 31 Mart Yerel Seçimleri ve Fakirleşmenin Ahı

April 1, 2024
by Ömer Güler, published on 1 April 2024
Ömer Güler 31 Mart yerel seçim sonuçlarını, CHP'nin başarısını ve AKP'nin kan kaybını çeşitli boyutlarıyla değerlendirdi.

Erdoğan Kahire'ye, F16'lar Türkiye'ye, F35'ler Yunanistan'a

February 18, 2024
by Ömer Güler and Haşim Tekineş, published on 18 February 2024
Ömer Güler ve Haşim Tekineş Erdoğan'ın Mısır ziyaretini, Bilal Erdoğan'ın ziyarette protokolde yer almasını, F-16 alımına dair ABD Senatosu'nun onayını, Yunanistan'ın F-35 alımını ve Ege'de hava gücü üstünlüğünde Yunaninstan'ın avantajlı hale gelmesini ele aldılar.

"Yemen'de Yeni Bir Savaş Kapıda Mı?"

January 15, 2024
by Haşim Tekineş and Ömer Güler, published on 15 January 2024
#DışıİçiBir'in yeni bölümünde Ömer Güler ve Haşim Tekineş Blinken'ın geçen haftaki Ankara ziyaretini, Erdoğan'ın MİT'in 97. yıldönümü etkinliğinde yaptığı dış politika konuşmasını, Türkiye'nin şantaj diplomasisini ve Husilerin Kızıldeniz'den geçen gemilere yaptığı saldırılar çerçevesinde Gazze savaşının Yemen'e yayılma olasılığını ele aldılar.