Güney Sudan, Yemen ve İran’da Savaşın Eli Kulağında

April 18, 2025
by Enes Esen, published on 18 April 2025
Güney Sudan, Yemen ve İran’da Savaşın Eli Kulağında

Ortadoğu ve Afrika’da yüzbinlerce insanın öldürülmekte olduğu ve şehirlerde taş taş üstünde kalmadığı büyük savaşlar yaşanıyor. Mesela, geçtiğimiz hafta ikinci senesini dolduran Sudan iç savaşında en az 150.000 kişi hayatını kaybetti ve 14 milyon insan yerinden edildi. Gazze’de yaşananlar ise kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor.

Önümüzdeki aylarda başka ülkelerde de yeni savaşların başlama tehlikesi bulunuyor. Bu tehlikenin en yüksek olduğu ülkeleri sırasıyla Güney Sudan, Yemen ve İran teşkil ediyor. 

Güney Sudan

Yakın zamanda bir iç savaşın çıkma tehlikesinin en yüksek olduğu yer Güney Sudan. Gerek Birleşmiş Milletler, gerek bölge uzmanları ülkede iç savaşın patlamak üzere olduğunu kaydediyor. Farklı kabilelere mensup eski Başkan Yardımcısı Riek Machar ile Devlet Başkanı Salva Kiir arasındaki kişisel anlaşmazlık ve ülkedeki etnik gerilimler nedeniyle 2013 yılında patlak veren ve 2016’ya kadar süren iç savaşta 400.000’den fazla kişi ölmüş, ülke nüfusunun yaklaşık beşte biri, yani yaklaşık 2,5 milyon kişi, yerlerinden olmuştu.

2018’de iç savaşı sona erdiren bir barış anlaşması imzalandı. Ne var ki, anlaşmaya göre kurulması gereken ulusal ordu tesis edilemedi, milisler silahsızlandırılamadı, 2022’de olması gereken seçimler yapılmadı ve anayasa yazılmadı. 

26 Mart’ta eski Başkan Yardımcısı Riek Machar’ın ev hapsine alınmasıyla gerginlik tırmanışa geçti. BM Güney Sudan Özel Temsilcisi Nicholas Haysom, 16 Nisan’da BM Güvenlik Konseyi’ne yaptığı sunumda, 2013-2016 arasındaki iç savaşın öncesine benzer bir gerginlik yaşandığını, olayların süratle kötüye gidebileceğini ve barış sürecinin çökmesinin yalnızca Güney Sudan’ı değil, tüm bölgeyi istikrarsızlaştırabileceğini belirtti. 

Afrika’nın en az gelişmiş ülkelerinden birisi olan Güney Sudan’da durum zaten içler acısı. BM verilerine göre halihazırda ülkede 9,3 milyon kişi insani yardıma muhtaç, 7,7 milyon kişi akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya, son sekiz ayda 130.000 kişi yerinden edildi. 

İki düşman kabilenin lideri konumunda olan, 70 yaşın üstündeki ihtiyar Kiir ve Machar’ın arasında uzlaşı sağlanmaz ve gerginlik yatışmazsa, Güney Sudan’da kanlı bir iç savaşın yeniden alevlenmesi ve yüzbinlerin ölmesi mukadder görünüyor. 

Yemen

Yemen iç savaşı, 2014’te Husilerin başkent Sana’yı ele geçirmesiyle başlamıştı. 2015’te Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Yemen savaşına müdahil oldu. Husilerin sahada üstünlüğü ele geçirmesi ve Suudi Arabistan’ın İran’la normalleşme süreciyle birlikte 2022’de Yemen’de çatışmaları sona erdiren bir ateşkes imzalandı. Halihazırda, Yemen fiili olarak ikiye bölünmüş durumda: kuzeyde İran’ın desteklediği Husiler, güneyde ise BAE ve Suudi Arabistan’ın desteklediği Arap gruplar kontrolü elinde tutuyor. 

BM’nin 2021 yılında yayınladığı rapora göre söz konusu iç savaşta 377.000 kişi hayatını kaybetti. Bunlardan 154.000’i çatışmalarda hayatını kaybederken, diğerleri de savaşın beraberinde getirdiği açlık, hastalık, sağlık hizmetlerine erişememe gibi nedenlerle öldü. Tahminlere göre, ölenlerin %70’i, yani yaklaşık 260.000 kişi, beş yaş altı çocuklardan oluşuyor.    

2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısı sonrası, Husiler yeni bir cephe açarak Kızıldeniz’de İsrail’e giden gemileri hedef almaya başladı ve Süveyş Kanalı üzerinden yapılan gemi ticaretini ciddi sekteye uğrattı. Trump’ın Ocak ayında göreve başlamasından sonra ABD, Husileri tekrar terör örgütleri listesine aldı. 15 Mart itibaren de, ABD donanması düzenli olarak Husilerin askeri kapasitesini azaltmaya yönelik hava saldırıları düzenliyor. Bu bağlamda, ABD ordusu şu ana kadar 350 hava saldırı yaptı. Ne var ki, Trump yönetiminin sadece hava saldırılarıyla Yemen’de Husilere karşı bir netice alması pek mümkün değil.

The Wall Steet Journal’da geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir habere göre, BAE’nin desteklediği Güney Yemen’deki bazı gruplar, ABD'nin Husilere yönelik yoğun hava saldırılarından istifadeyle, Hudeyda limanını ele geçirmek için bir kara harekatı düzenlemeyi planlıyor. Gazetenin ABD ve Yemenli yetkililere dayandırdığı habere göre, ABD menşeili özel güvenlik şirketleri olası kara harekatının planlamasına yardımcı oldu. Amerikalı bir yetkiliye göre, ABD böyle bir harekata hava desteği verebilir ama henüz kesin bir karar alınmadı. Haberde, Suudilerin böyle bir saldırıya dahil olmayacaklarını ve planı desteklemediklerini ABD’ye ilettiği kaydediliyor. 

BAE ve Suudi Arabistan, ABD’yle Yemen’de olası bir kara operasyonu hakkında görüştükleri yönündeki mezkur haberi yalanladı. BAE’li bir yetkili bu haberleri “asılsız ve yanıltıcı” olarak nitelendirdi. Suudi Arabistan da iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı.  

Her halükarda, önümüzdeki aylar içinde, Güney Yemen’deki bazı Arap grupların Hudeyda’ya bir saldırı yapmayı değerlendirdiği görülüyor. Husilerin yeteri kadar zayıfladığına kani olurlarsa, ABD’nin zımni veya açık desteğiyle bir kara harekatı düzenlemeyi göze alabilirler. Bu harekat da Yemen’de 2022’de sağlanan ateşkesi sona erdirerek, yine yüzbinlerce çocuğun hayatını kaybedeceği bir iç savaşı tetikleyebilir.  

A map of yemen with different colored areasAI-generated content may be incorrect.
Kaynak: WSJ

İran

Güney Sudan ve Yemen kadar tehdit altında olmasa da, İran’ın nükleer tesisleri hakkında gerilim son dönemde artmış bulunuyor. Trump, ilk döneminde selefi Obama tarafından 2015 yılında imzalandığı için şüpheyle baktığı ve tarihin en kötü anlaşması diye nitelendirdiği İran nükleer anlaşmasından çekilmişti.

İran, Trump’ın 2018 yılında anlaşmadan çekilmesinden sonra uranyum zenginleştirme çabalarına hız verdi. Bu bağlamda, siyasi bir karar alması halinde İran’ın birkaç günde nükleer silah üretecek kadar uranyum zenginleştirebileceği, birkaç ay içinde de nükleer silah geliştirebileceği düşünülüyor. İran’ın elindeki uranyumun 7 nükleer silah üretmeye yeteceği değerlendiriliyor.

İran’ın nükleer silah sahibi olmasını istemeyen Trump, Tahran’la yeni bir anlaşma yapmak istiyor. Trump, İran’ın nükleer programından tamamen vazgeçmesini şart koşuyor ve aksi takdirde askeri müdahalede bulunabileceğini açıkça ifade ediyor. Ne var ki, ABD, İran açısından milli gurur haline gelmiş nükleer programın tamamen ortadan kaldırılması için ısrar ederse görüşmeler tıkanacaktır. 

ABD ve İran arasındaki dolaylı müzakereler 12 Nisan Cumartesi günü Umman’da başladı. Trump yönetimi bir anca önce sonuç almak için bastırıyor. Tahran, söz konusu diplomatik görüşmelerin başarısızlığını bahane ederek ABD’nin kendisine saldırabileceğinden endişe ediyor ve müzakereleri elden geldiğince ağırdan alıyor. 

Öte yandan, ABD, İran’ı Husilere silah ve istihbarat desteği vermekle suçluyor. Bu çerçevede, Trump, Husiler Kızıldeniz’deki faaliyetlerini askıya almazsa da İran’ı doğrudan hedef almakla tehdit ediyor

ABD, İran’a gözdağı vermek için Körfez yakınlarında ağır bombardıman uçakları konuşlandırdı. Ancak ABD’nin sadece hava saldırısıyla İran’ın nükleer tesislerini tamamen yok etmesi pek mümkün gözükmüyor. ABD’li bazı uzmanlar başarıya tam ulaşamayacak böyle bir saldırının İran’ı nükleer silah üretmeye iteceğinden endişe ediyor. ABD, İran’ın nükleer tesislerini başarılı bir şekilde yok etse bile, İran Hürmüz Boğazı’nda misilleme yapabilir ve bölgesel bir savaş patlak verebilir. Bu nedenle bölgedeki Arap ülkeleri olası bir müdahaleye ihtiyatla yaklaşıyor. 

Güney Sudan, Yemen ve İran gibi ülkelerde siyasi istikrarsızlık, etnik gerilimler, kırılgan barış süreçleri ve dış müdahaleler çatışma riskini ciddi biçimde artırıyor. Bu ülkelerdeki gerilimler çatışmaya dönüşürse milyonlarca insan yine açlık, yerinden edilme ve ölümle karşı karşıya gelecek. Ok yaydan çıkmadan önce uluslararası toplumun bahse konu gerilimleri azaltmak için aktif bir şekilde çaba göstermesi ve stratejiler üretmesi gerekiyor.

You may also like

No items found.