"Devletten geriye ne kaldı? İnsan sermayesi, altyapı, ekonomi, adalet, güvenlik, savunma, dışişleri ve içişleri bakanlıkları. Siyasetin işi sona erdi! Yaşasın lanet olası özgürlük!”
Bu sözler, geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen ikinci tur seçimlerde galip gelen müstakbel Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'ye ait. Özgürlük Gelişimi Partisi'nin adayı olarak seçimlere giren Milei, %55,82 oy alarak devlet başkanı seçildi. "Peronist" ittifakı adayı ve mevcut Ekonomi Bakanı Sergio Massa ise yalnızca %44,17 oy alabildi. Milei, Arjantin'in askeri cuntadan tekrar demokrasiye döndüğü 1983 yılından bu yana seçimlerde en yüksek oyu almış oldu. Massa, resmi sonuçları beklemeden yenilgiyi kabul etti ve rakibi Milei'yi telefonla arayarak seçim başarısından dolayı tebrik etti.
Milei'nin zaferi, kampanyasını destekleyen ve göreve başlama törenine katılma sözü veren Brezilya'nın eski başkanı Jair Bolsonaro da dahil olmak üzere küresel sağın diğer popülist liderleri tarafından büyük bir sevinçle kutlandı. Bolsonaro, "Güney Amerika'da umut bir kez daha parlıyor" diyerek "dürüstlük, ilerleme ve özgürlüğün" zaferi olarak nitelendirirken, eski ABD Başkanı Donald Trump ve Tesla'nın kurucusu Elon Musk da Milei'nin zaferini memnuniyetle karşıladı.
Javier Milei Kimdir?
Milei, Arjantin'de geleneksel parti sistemlerinin dışından gelen bir lider. Seçim kampanyası boyunca, geleneksel partilerden gelen siyasetçileri sert bir şekilde eleştirirken, mevcut siyasi sistemin hırsızlık ve yolsuzluklardan oluştuğunu iddia etti. "Elektrikli testere" planı da bu mantalitenin bir uzantısı aslında. Seçim mitinglerine elinde elektrikli bir testere ile çıkarak, ekonomide radikal düzenlemeler içeren bir plan vadetti. Bu planda, kamu harcamalarının radikal bir şekilde kesilmesi, vergilerin düşürülmesi, kamu destekli düzenlemelerin azaltılması, devlet endüstrilerinin özelleştirilmesi, federal bakanlıkların sayısının 18'den sekize düşürülmesi, Merkez Bankası'nın kapatılması ve dolarizasyona geçiş gibi bir düzine radikal önlemler var.
Milei, kendisini özgürlükçü olarak nitelendiren bir lider. Ancak seçim kampanyası döneminde savunduğu fikirler daha çok muhafazakar ilkeler etrafında toplandı. Kısa bir süre önce Arjantin'de izin verilen kürtajın tekrar yasaklanmasını savunurken, küresel ısınma ve iklim krizini komünistlerin bir uydurması olarak niteledi. Silah kontrollerinin gevşetilmesini arzu ediyor, okullarda verilen cinsel eğitimi "geleneksel aileyi" yok etmeye yönelik bir girişim olarak görüyor.
Neden Güney Amerika'nın en büyük ikinci ekonomisine sahip Arjantin, “çılgın adam” lakaplı Milei'yi seçti?
Son on yıldır büyük bir ekonomik kaosun içinden geçen Arjantin'de, Milei gibi sistem dışı ilginç bir figürün yükselişi çok da şaşırtıcı değil. Arjantin halkı için bu seçimler, çaresizlik içinde bir tercih meselesi oldu. Milei'nin ikinci turdaki rakibi, enflasyonun %140'ları aştığı dönemin ekonomi bakanıydı. Pek çok Arjantinli, mevcut bakanın ekonomik sorunlara makul bir çözüm bulabileceğine inanmak için hiçbir neden görmedi ve statükonun bir felaket olduğu düşüncesiyle oy kullandı. Arjantinli seçmen, uzun süredir kendilerine yozlaşmış gelen ekonomik ve politik gerçeklik karşısında, Milei’ye desteği hayal kırıklıklarını ifade etmenin bir yolu olarak gördü. Milei'nin en büyük avantajı da, derin bir ekonomik kriz içindeki ülkede daha önce hiçbir siyasi bloğa dahil olmamış olmasıydı.
Milei'yi Bekleyen Zorluklar
Milei'nin radikal bir değişimi gerçekleştirecek siyasi desteğe ve ekonomik koşullara sahip olmadığı bir gerçek. Müstakbel başkan, mevcut siyasi elitleri sert bir şekilde eleştirerek seçmenin desteğini kazandı, ancak kısa süre içinde en çok ihtiyaç duyacağı ekip yine bu siyasi elitler olacak. Zira Milei, Arjantin tarihinde seçilmiş en zayıf başkan olarak görülüyor. Bunun en başlıca sebebi, Kongre'deki mevcudiyeti. Özgürlük Gelişimi Partisi, Arjantin Senatosu'ndaki 72 sandalyeden sadece yedisini ve Temsilciler Meclisi'ndeki 257 sandalyenin 38'ini elinde tutuyor.
"Çılgın Başkan," istediği reformları hayata geçirebilmesi için, en çok eleştirdiği Peronistlerden bile destek almak zorunda kalacak. Bu yüzden, Merkez Bankasını kapatmak veya dolarizasyona geçmek gibi ciddi reformları kısa vadeli gerçekleştirebilmesi düşük ihtimal görünüyor. Zaten ikinci turun hemen öncesinde, kampanya döneminin başlarında ortaya koyduğu reform vaatlerinden geri adım atması da bunun bir göstergesi. Bir diğer önemli tarihsel veri de, kongrede etkisi zayıf olan başkanların görev sürelerini tamamlamadan iktidarı terk ettiğini gösteriyor.
Milei’nin karşısındaki bir diğer önemli sınama da ekonomi. Arjantin, uzun yıllardır benzer bir ekonomik çıkmazın içinde dönüp duruyor. Yıllık enflasyon %140'ı aşmış durumda. Halkın neredeyse yüzde 40’i artık yoksulluk içinde. Diğer yandan, Arjantin para birimi Peso, her geçen gün daha da değer kaybediyor. Derin bir ekonomik krizle boğuşan Arjantin’in ayrıca IMF'ye, uluslararası tahvil sahiplerine ve Çin'e milyarlarca dolar borcu var.
Milei, enflasyonu kamu harcamalarını keserek hızla düşüreceğini iddia etti. Ancak güçlü işçi hareketleri ve sosyal protestolara uzun bir dönem ev sahipliği yapmış Arjantin'de, geniş çaplı sosyal kesintilerin halk protestolarına yol açması ihtimal dahilinde. Bu itibarla, Milei’nin mevcut şartlarda ne kadar başarılı olacağı ve halk desteğini ne kadar sürdürebileceği merak konusu.