Geçtiğimiz yıl 26 Mayıs tarihinde, gözaltındaki eski meslektaşlarımızın işkenceye maruz kaldıklarına ilişkin haberle derinden sarsıldık. Ankara Barosu, mağdurlarla görüşerek hazırladığı raporla, Dışişleri Bakanlığı eski mensubu en az beş diplomata polis tarafından işkence yapıldığını belgelemiştir. Bizler, Diplomasi ve Ekonomi Enstitüsü (INSTITUDE) üyeleri olarak, bu acımasız ve çirkin hadisenin unutulmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
20 Mayıs 2019 tarihinde yüzden fazla eski meslektaşımız siyasi saiklerle, temelsiz terör suçlamaları nedeniyle gözaltına alınmışlardı. Tanınmış insan hakları aktivisti ve milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu 26 Mayıs 2019 tarihinde “gözaltındaki eski diplomatların ağır bir şekilde darp edildiklerini, işkenceye uğradıklarını ve copla tecavüz edilmekle tehdit edildiklerini” kamuoyuna duyurmuştu.
Ankara Barosu bu iddiaları yerinde inceleyerek işkence ve kötü muameleyi belgelemiştir. Baro’nun raporunda bazı mağdurların, biri bayılıncaya kadar olmak üzere, ciddi bir şekilde darp edildiklerine yer verilmiştir. En az beş meslektaşımız ise soyularak ters kelepçelenmiş, cenin pozisyonuna getirilmiş, anal bölgelerinin etrafında cop gezdirilmiş ve tecavüzle tehdit edilmişlerdir. Üzülerek belirtiyoruz ki, edindiğimiz güvenilir bilgilere göre en az bir meslektaşımız copun vücuda duhulü suretiyle tecavüze uğramıştır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bahsekonu olay hakkında soruşturma başlatıldığını ifade etmişse de, inandırıcı ve somut bulguların varlığına rağmen bu soruşturma şimdiye kadar etkisiz ve sonuçsuz kalmıştır.
İşkence hem iç hukukta hem de uluslararası hukukta insanlığa karşı suçtur. Mutlak bir şekilde yasaklanmış olan işkence, silahlı çatışma, terörle mücadele, siyasi karışıklık ve olağanüstü hali gerektiren durumlar da dahil olmak üzere, hiçbir surette meşrulaştırılamaz. Bilhassa, işkencenin sistematik ve yaygın olarak uygulanması halinde, teşvik eden, azmettiren veya suç ortağı olanları da kapsayacak şekilde, işkencecilerin zamanaşımına uğramaksızın evrensel yargılama yetkisi kullanılarak soruşturulması mümkündür.
Türk Hükümetini Anayasa’dan ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İşkencenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi olmak üzere uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerine riayet etmeye çağırıyoruz.
Ayrıca, Türk mercilerini her türlü işkenceden ve zalimane, insanlık dışı ve alçaltıcı muamelede bulunmaktan kaçınmaya, bunları önlemeye ve bunlara ilişkin etkili soruşturma yürütmeye davet ediyoruz. Bunun yanısıra İşkenceye Karşı BM Komitesi ve Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi gibi uluslararası kurumlar ile uluslararası insan hakları örgütlerine Türkiye’deki işkence ve kötü muamele vakalarına karşı tetikte olmaya devam etme ve bunları yakından izlemeyi sürdürme çağrısında bulunuyoruz.